Özellikle 12-20 yaş grubu çocuğunuz varsa K-Pop yani Kore-Pop kavramıyla çoktan tanışmışsınızdır.

Dünyayı kasıp kavuran K-Pop akımı ülkemiz gençlerinde de bağımlılık derecesinde beğenilmektedir. BTS ve BLACKPİNK gruplarının başını çektiği K-Pop tarzı müziklerin beğenilerek dinlenmesi elbette normaldir.

Neticede birileri türkü sevecektir birileri rock birileri ise K-Pop…

Bu tamamıyla zevktir ve insanların zevklerinden ötürü eleştirilmeleri modern dünyada kabul görmez.

Ancak burada toplumumuzda kabul görmeyecek ve hatta görmemesi gereken gizli bir tehlikeye dikkatinizi çekmek isterim.

Şarkıları ortalama 1 MİLYAR dinlenen BTS ve BLACKPİNK gibi grup üyelerinin sosyal medya videolarına hiç dikkat ettiniz mi?

Dikkat etmediyseniz K-Pop müzik akımının en büyük temsilcisi olan BTS grubunun 7 üyesi gençle şuana kadar tanışmamışsınız demektir.

İzleyenler görecektir ki bu 7 gencin hal ve hareketleri, giyimleri, yaşam şekilleri müziklerinin çok daha ötesinde ilgi görmektedir.

Bir proje gereği aynı evde yaşayan bu 7 gencin mükemmel!, özgürlük ve gösteriş dolu yaşamları gençlerimizin hayallerini süslemektedir.

Dijital bağımlılık yaşayan gençlerimiz için bu yaşam şekli özgürlüğe ve mutluluğa kaçış olarak görülmektedir.

Bu mükemmel yaşama tanıklık eden gençlerimiz kendi koşullarını beğenmemekte, aynı yaşamı kendilerine sunamayan ailelerini haksız yere yargılamakta ve hayal olan bir dünya uğruna gerçek yaşamdan kopmaktadırlar.

Yaşları 20-25 olan BTS üyesi erkeklerin ruj sürmek dâhil aşırı makyajlı halleri, sevimli gözükmek için sergiledikleri çocuksu tavırları, yaşları 12-20 olan delikanlılarımızda nasıl bir tesir bırakıyordur sizce?

Bir gencimizin, dudaklarında ruj, yüzünde yoğun makyajlı 7 erkeği sabahtan akşama kadar hayranlıkla izlemesi çocuğumuzun bilinçaltına belli mesajlar veriyor mudur?

Dünyadaki en büyük tehlike olan “benimseme ve zamanla onlar gibi olma” olgusu hiç hissettirilmeden gençlerimizin beyinlerine empoze edilmekte midir sizce?

Abartılı makyajlar, feminen giyimler ve çocuksu tavırlar, büyüme dönemindeki gençlerimizin bize özgü fıtratlarında zamanla yıkımlara sebep olacaktır.

Özellikle “erkekler de makyaj yapabilir” olgusuyla büyüyen delikanlılarımızı yakın zamanda sokaklarda makyajlı bir şekilde görmeye başlayacağımızı söylemek acı bir gerçek olarak yüzümüze çarpmalıdır şimdiden.

K-Pop başta olmak üzere belli akımlarla benimsetilmeye çalışılan cinsiyetsizliğin, cinsiyetler arası mesafenin ortadan kaldırılmasının çocuklarımıza vereceği zararı görmek zorundayız.

Şahsen hiçbir ailenin, kızlarının bir damat adayı olarak başka bir kadını ya da oğullarının bir gelin adayı olarak başka bir erkeği getirmesinden mutluluk duyacaklarına inanmıyorum.

Kişisel tercihi bu şekilde olan insanlara, insan olmaları hasebiyle saygı duymanın yanında bu tarz örneklerin yaygınlaşması için reklam malzemesi olarak toplumun gözüne sokulmalarına sonuna kadar karşı olduğumu ifade etmek isterim.

Aynı şekilde grup üyelerinin sürekli makyajlı olmalarını, kusursuz yüzlerini, mükemmel giyimlerini, her birinin aynı fabrikada üretilmiş gibi aynı boy ve kilolarda olmalarını tesadüflere bağlamak safiyane bir düşünce olacaktır.

Ergenlik döneminde çok sayıda bedensel değişime uğrayan ve genelde bu dönemde vücudunu beğenmeyen gençlerimizin, mükemmel bir şekilde sunulan BTS ve BLACKPİNK gibi grup üyelerine karşı hayranlıklarının derecesini sizlere bırakmak istiyorum.

Kendinizi beğenmemeniz bir sorun, karşınızda her şeyleriyle mükemmel insanları görmek ayrı bir sorundur gençlerimiz için.

Benzer biçimde BLACKPİNK üyesi kızların bir gram fazla olmayan kiloları, kusursuz yüzleri, rengârenk saçları ergenlik döneminde kendini beğenmeme alışkanlığı olan genç kızlarımızda çok büyük özentiye ve mutsuzluğa sebep olmaktadır.

K-Pop dinlerken mutlu olan gençlerimiz aslında bu mükemmeliyetçi sunumlar yüzünden mutsuz bir dünyaya hapsolmaktadırlar.

Çevremizde çok sayıda gencimizin, neredeyse Tanrılaştıracak şekilde bu müzik akımının temsilcilerine bağlandıklarını, tüm vakitlerini bu akıma kaptırdıklarını ve tamamıyla onlar gibi olmak için zaman harcadıklarına şahit oluyoruz.

Elbette gençlerimiz müzikler dinleyecek, danslar edecek ve enerjilerini bir şekilde atacaklar.

Hatta yabancı müzik dinlemek gençlerimizin yabancı dil öğrenmesinde olumlu bir tesire dahi sahiptir, çocuklarımızın hafızasını da canlı tutar.

Ancak buradaki gizli tehlike K-POP denilen müzik değildir, bu müziği söyleyenlerle verilmek istenen mesajdır.

Her hususta olduğu gibi ailelere bu konuda da büyük görevler düşmektedir. Çocuklarımızı kaliteli vakit geçirecekleri, enerjilerini atacakları, fıtratlarına uygun hobi, sanat, spor dalları veya diğer etkinliklerle tanıştırmalıyız.

Eğer bir çocuk her çıkan akıma kendini kaptırıyorsa kafasını yoracak bir uğraşısı ve hedefi yok demektir.

Burada suçu çocukta değil anne ve babasında aramak gerekir.

Anne baba olmak çocuğu dünyaya getirmek değildir, esas anne babalık doğumdan sonra başlayan sorumluluklarımızı taşıyabilme becerisidir.

Tehlikeler hep olacaktır ancak biz anne babalar da çocuklarımızı bu tehlikelere karşı korumak için hep aktif olmalıyız.

Düşünme yeteneği olamayan bir hayvan dahi yavrusunu her türlü tehlikelerden korumaya çalışırken eşrefi mahlûk olan insanın çok daha büyük çaba göstermesi gerekir.

Çocuklarımız kendi hayatlarının başrol oyuncusu olarak rollerini icra derken bir gözümüz her daim üzerlerinde olmalıdır.

Selametle kalın….